Neden yakın ilişkiler kurmakta zorlanırız?
Yakın ilişkiler kurabilmekle ilgili kaygı duyduğunuz oldu mu hiç? Belki de çevrenizde “bağlanmaktan” korkan birilerini farkettiniz. Erik Erikson’un psikososyal gelişim teorisi bu konuda fikir verebilir.

Erikson insan kişiliğinin, bir kişinin hayatı boyunca önceden belirlenmiş sekiz aşamada geliştiğine inanıyordu. Bunun yanı sıra kurama göre her aşama, bireye kişilik gelişimini olumlu ya da olumsuz etkileyebilecek bir kriz sunar. Birey krizi başarılı bir şekilde çözebilirse, sağlıklı kişilik gelişimi gerçekleşir ve temel bir erdem kazanır. Fakat aşılamayan krizler kişinin o basamakta takılı kalmasına neden olacaktır. Dolayısı ile bu durum kişinin bir sonraki basamağın mücadelesinin üstesinden gelmesine engel olur.
Yakın ilişkiler ve Psikososyal gelişim kuramı
Adım adım psikososyal gelişim basamakları şöyle açıklanır:
1-Güven ve Güvensizlik (0-1,5 yaş arası)
2-Özerkliğe Karşı Utanç (1,5-3 yaş arası)
3-Girişim ve Suçluluk (3-5 yaş arası)
4-Üretkenliğe Karşı Küçük Görülme (5-12 yaş arası)
5-Kimlik ve Rol Karışıklığı (12-18 yaş arası)
6-Yakınlığa Karşı Yalnızlık (18-40 yaş arası)
7-Üretkenlik ve Durağanlık (40-65 yaş)
8-Umutsuzluğa Karşı Benlik Bütünlüğü (65+ yaş)
Erikson’un kuramı ile ilgili detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Erikson kuramının altıncı basamağında yakınlığa karşı yalıtılmışlığı 18-40 yaşlarının mücadelesi olarak açıklar. İşte yakın ilişkiler kurmadaki göçlüğü anlamamıza yardımcı olacak olan yer tam da burası. Yaşamın bu aşamasındaki en büyük çatışma, diğer insanlarla yakın, sevgi dolu ilişkiler kurmaya odaklanır.
İlişkilerin karşılıklılığı sizi şaşırtmasın
Yakınlık, bir başkasıyla derinden ve otantik bir şekilde bağlantı kurarak kim olduğumuzu, neyle ilgili olduğumuzu ve nasıl hissettiğimizi paylaşmayı içerir. Ve tabii bunun tam tersini. İlişkiler karşılıklıdır; paylaşır ve başkalarının da bizimle paylaşmasına alan açarız.
Ancak bazen güvenimizi ve benlik saygınızı zedeleyici olumsuz yaşantılarla karşılaşıyoruz. Bu yaşantılar gelecekte kendimizi tekrar ortaya koymaktan korkmamıza neden olabiliyor. Bunun sonunda ise kendimiz ve dış dünya arasında duygusal bir yalıtım katmanı örüp ve tek başınalığın güvenli boşluğuna çekilebiliyoruz bazen. Ve artık bu yerde yakın ilişkilere yer yok ne yazık ki.

Yakın ilişkiler kurmadaki bir diğer zorluk da güvenli alan oluşturmaya çabalarken, farkında olmadan fazla katı sınırlar oluşturmaktan kaynaklanabiliyor. Dengeli sınırlar oluşturmakla ilgili yeni fikirler için bu yazıyı okuyabilirsiniz.
Tek güvenli yol kendinizi yakın ilişkilerden yalıtmak olduğunda
Erikson’a göre altıncı aşamayı tamamlayan yetişkinler, sağlıklı ve tatmin edici ilişkiler kurmaya devam eder. Fakat yakın ilişkiler kurmanın en önemli ipucu, bir önceki basamağın görevi olan rol karmaşasının üstesinden gelerek kimliğimizi geliştirmek ve sağlamlaştırmaktır.
Kendi varoluşsal mücadelemizden kaçındıkça yakınlığı deneyimleyemeyeceğiz görünen o ki. Çünkü gerçek yakınlık, güçlü bir benlik duygusuna sahip olan iki ya da daha çok kişinin birbiriyle ilişki kurmayı seçmesini gerektirir.
Yakınlık risk içerir ve kişinin risk alarak kendini savunmasız bir konuma almaya gönüllü olabilmesi anlamına gelir. Üstelik yüzde yüz güvenli bir yer aslında yoktur. Bu tekinsiz yerde yürümek ancak kişinin kendilik katmanlarına ve baş etme mekanizmalarının yeterliliğine ikna olmasıyla mümkün.