skip to Main Content

Beni Duyan Yok Mu?: Anlaşılmak üzerine

Kişiden kişiye anlaşılma ihtiyacının kökeni farklılık gösterse de benzer nedenler etrafında şekillenir. “Duyulmak” için bir başkasının olması şarttır, dolayısıyla duyulmadığını düşünen kişi yalnızlaşır. Anlaşılma duygusu; kabul ve değer görme, takdir edilme, onaylanma, beğenilme, sevilme gibi arzuları besler. Söz ve eylemlerin manasının “tam olarak” kavrandığını hissetmek, kalıcı güvenlik ve esenlik duygusu sağlar. Anlaşılamamış olmak ise iletişimde bir kopma hissine ve bununla birlikte tedirginlik, yalnızlık, umutsuzluk ve çaresizlik duygularına yol açar. Ancak “tam olarak anlaşılmak” neredeyse imkansızdır. Üstelik iletişim sakarlıkları çoğu zaman karşılıklıdır. Kişinin kendi düşünce ve iletişim süreçlerini analiz ederek, engelleri keşfetmeye çabalaması önem taşır.

Ne Anlattığın Kadar Nasıl Anlattığın Önemli

İletişim stili karşıdaki kişinin savunuculuk ve duygulanımı üzerinde belirleyici etkiye sahiptir. Aktarım tarzı, içerik kadar emek verilmeyi hak eden bir konudur. Ses tonu, beden dili, seçilen kelime ve zamirlerin, olumlu ya da olumsuz anlamda güçlü etkileri vardır. Suçlayıcı bir dil kullanmak karşıdaki kişinin içeriğe odaklanmasına izin vermez ve kişiyi direkt olarak savunmaya kaydırır. Kullanılan dilin sadeliği ve netliği yanlış anlaşılmaların engellenmesine yardımcı olur. İmalardan kaçınarak açık iletişim kurmak, hayal kırıklığına uğrama ihtimalini azaltır. Hem ötekini anlamak, hem anlaşılmak için önemlidir.

Empatik Dinleme: Anlaşılmak İstediğin Kadar Anlamaya Hazır Mısın?

Ne kadar anlaşıldığımızı sorgularken dikkate alınması gereken bir diğer etken, ne kadar anlamaya çalıştığımızdır. İnsanların her konuda aynı fikirde olmayacağı basit bir gerçek gibi görünse de, bazen kabullenmek güçleşebilir. Zaman zaman insan kendini kurban rolüne sokarak durumları “ona yapılan kötülükler” olarak algılama eğiliminde olur. Bu rol dikkati kişinin kendisine odaklar ve kişi kendi davranış biçiminin başkaları üzerinde ne gibi bir etkiye neden olduğunu fark edemez. Çaresizce kendini anlatmaya çalışan bir kurban, saldırganın duygu ve düşünceleriyle ilgilenmez ne de olsa. Bu da anlaşılmayı bekleyen bir kişinin, karşısındakini anlayıp göremediği tuhaf bir ironi yaratır. Çok seslilik gelişim ve dönüşümü tetikleyici yönüyle değerlidir. Farklı görüşleri bir başkaldırı ya da karşı geliş olarak görmek yerine çeşitlilik ve olasılık olarak algılamak, ilişkide ılımlı bir iklime olanak sunar. Karşıdaki kişinin fikrini yargılamadan dinlemek ve değer vermek, çatışma ortamı yaratmadan düşünce aktarımına uygun ortam doğurur.

Back To Top
Ara