Ergenlik: Kendiliğin Sancılı Keşfi
Ergenlik, gençler için zorlu bir dönemdir. Sadece fiziksel değişimleri değil, duygusal dönüşümü de beraberinde getirir. Ebeveynler için şefkatli, sevgi dolu çocuklarının farklı, mesafeli bir insan haline geldiğini gözlemlemek ve arkadaşlarının onlar için ailelerinden daha önemli bir konuma yerleştiğini fark etmek incitici olabilir. Ancak bu değişikliklerin bir kısmı, bağımsızlığa doğru ilerlemenin temel bir parçasıdır ve yargılayıcı olmadan empati sunmak gelişime alan açmak adına önemlidir.

Ergenlik, çocuklukla yetişkinlik arasında bir duraktır. Ergenlik dönemindeki gençler, benzersiz kişilik özelliklerini ve becerilerini geliştirdikleri heyecan verici keşiflerle dolu bir yolculuğa adım atarlar. Her ne kadar heyecan verici olsa da bu bilinmezliklerle dolu bir yolculuktur. Ne yol tanıdıktır aslında, ne de yolcu. Hayatın anlamsız kargaşasını çözmeye çalışırken bir yandan kendini, kim olduğunu, varoluşunu sorgulamayı gerektiren bir kaosun ortasında bulurlar kendilerini. Ebeveynler ise tüm bunlar olurken küçücük bebeğini özler, sık sık sitem eder ve içinde bulundukları duruma anlam veremezler. Bu anlam boşluğu gence anlaşılmadığını hissettirir. Böylelikle tüm bu kaosa bir de yalnızlık eklenir.
Ergenlik döneminde gençler bağımsız bir kimlik geliştirmeye çalışırken genellikle çocukluk bağlarından koparlar. Bu çaba onları zaman zaman aşırı ben merkezci gösterebilir. Kendilerine uygun katmanları yapılandırma aşamasında ilgi alanları, çevresi ve kararları pek çok kez değişkenlik gösterebilir. Bu sanılanın aksine istikrarsızlıkla ilintili DEĞİLDİR. Dönüşüm cesaret ister! Çocuğunuz SİZE, değişen zihninin tutarsızlığına, hormonal değişimlere, bedenindeki farklılıklara, çevre baskısına maruz kalmakta; bir yandan okul başarısını dengede tutmaya uğraşmakta; siz onu yargıladıkça yalnızlaşmakta ve tüm bunlara rağmen kendilik gelişiminden taviz vermemekte unutmayın.
Ergenlik Döneminde Ön Koşul: İş Birliği, İş birliği, İş Birliği!
Çatışmacı bir yaklaşım yerine iş birliği içeren bir tutum benimsemek, aile bağlarının güçlenmesi için kilit rol oynar. Aileler sürecin beraberinde getirdiği bu değişimleri sitemkar bir hayretle değil, hayran gözlerle izlemeli ve desteklerini hissettirmekte cömert olmalı. Bununla birlikte; AİLE ÇOCUĞUNUN GELİŞİMİNE PARALEL OLARAK KENDİ EBEVEYNLİK STİLİNİ DE GELİŞTİRMELİ VE SÜRECE AYAK UYDURMALIDIR. Elbette tüm bunlara ayak uydurmak pek kolay sayılmaz. Kaçınılması gerek en önemli etken bu değişime direnç göstermektir. Zira ailenin bu dönüşüme saygı duyma kapasitesi; ergenlik dönemindeki çocuklarının sürecini bir benlik krizinden, dengeli bir kendilik geliştirme sürecine evirecek.
Kaynaklar: